özleştik

Öyle ya da böyle günlerimizi geçiriyoruz. Bazı günler hızla akıp geçerken bazı günler ise sanki geçmesini istemenize inat bir şekilde sürünerek geçiyor. Hayata hala alışmış değilim. Sürekli tutunacak dallar, geçerken bana zarar vermeyecek yollar arıyorum. Belki hata yapıyorum bilemem ama etten kemikten bir insan olmayı sürdürmeye devam edeceğim vakitler boyunca çevremde sevdiklerimden sürekli bir beklenti içine gireceğim. Kolay bir ömür geçirmedim, geçirmiyorum. Bir insandan ya da daha doğrusu bazı insanlardan birkaç şey beklemenin de yanlış bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Seven biri bekler çünkü, ilgi bekler, sevgi, saygı bekler, düşünülmeyi, değer görmeyi ve bunu hissedebilmeyi ister. Oysa kendimle geçirdiğim 22 yıl içerisinde insanlardan verebilecekleri kadarını beklemem gerektiğini görmeme rağmen, nedeni bilinmez hep kendi verdiğim kadarını görmeyi bekledim. Kendi verdiğim değeri göremediğimde kızdım, öfkelendim. Ama herkes bu öfkemi görmediğim ilgiye alakaya sandı, oysa benim öfkem geçmişe ve birazda kendime. Bilmiyorum, o kadar çaresiz hissediyorum ki bazen, oturup kendimi saatlerce anlatasım geliyor. Sonra dank ediyor zihnimin en orta yerine, anlatma. Çünkü sende henüz bilmiyorsun tam anlamıyla. Hem anlatmak istediklerin seni dinlemek, anlamak istiyorlar mı? Biraz fazla değiştiğimi hissediyorum, özellikle son zamanlarda. Kendime şaşıyorum, sabır kotam full olmasına rağmen birçok şeye öyle sabırlı yaklaşıyorum ki aynanın karşısına geçip kendimi tebrik edesim geliyor. Gücüm var mı? Kaldı mı? Bilmiyorum. Tek bildiğim şu anlara kadar gelebildiğim. Ama düşerek, ama yuvarlanarak, ama koşarak. Bir şekilde geldim. Hayattayım ve şu an olduğum konumdayım. Bir sürü şeyin zorlaştığını fark ediyorum ara ara. Sevdiğim birinden aldığım mesajı buraya kaydetmek istiyorum. "Zamanında yaşamış olduğun hayat seni her kiminle tanışırsan tanış hep kapının önünde, her zaman gitmeye hazır bir şekilde yapmış" Tam olarak böyle. Hep biraz en uca oturuyorum. Uçların özgür hissettirdiğinden belki. Uzun zamandır konuşmamışım, dedim ya değiştim diye. Özür dilerim kendim. Çenem düşse de sorun değil, buraya kadar okuyup seni önemseyecek birileri yok çünkü. İçime oturuyor çoğu şey ama hallediyorum. Kendi kendime yettim zamanında, şu an da yeterim. Ama insan tek kendine yeteceğini bilse bile yanında birini görmek istiyor. İnsanlara çok bel bağlamaya başladım sanırım. Kargom da gelmedi zaten, sabah mesaj geldi dağıtıma çıkacak diye saat altı oluyor ses soluk yok. Buna da üzülüyorum mesela. Getirmeyecekseniz yazmazmısınız ya lütfen. Hoş bir şarkıdan alıntı yapıp yazımı bitiriyorum; "Sevmek eskisinden de zor, yalnızlık ateşten kor. Zaman geçse de yine sönmüyor."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çok?

Kırılmaya Dair Derleme.