Her gün giderek sona yaklaştığımız yeni bir güne uyanıyoruz.
Aslında yaşadığımız bugünün belki de son günümüz olduğunu bilmeden yaşıyoruz. Yani evet belki değil ama belki de öyle, belki de son dediğimiz, sonumuz, şu anımız. Giderek ilerliyoruz, ilerlediğimiz şey ise aslında yaşamımızın bittiği nokta. Ardımızda kocaman bir yaşam bırakarak terk ediyoruz, her şeyi, her yeri, herkesi. Ardı arkası kesilmeyen bir zaman var sürekli durdurmak istesek de, değiştirmek istesek de aynı yöne doğru akan bir zaman var. Uyanıyoruz, bir gün daha geçmiş oluyor ve bir gün daha sona yaklaşmış oluyoruz. Aslına bakılırsa son kavramı da kime göre ne çağrıştırır ki? Soruyorum sana, son sana göre neyi ifade ediyor? Bazı zamanlar bitsin istiyoruz, artık yaşamak ağır geliyor ve sonu istiyoruz. Sonra varınca daha mı iyi oluyor peki? Ya son denilen şey şu an yaşadığımız andan daha yorucu ve daha karanlıksa. Sürekli bir şeyler diliyoruz oysa ne dilediğimizin farkında bile değiliz. Belli bir miktar ileriyi düşünüyoruz. Oysa bizim bilmediğimiz ne ileriler var. Her gün yatağınız da gözünüzü açtığınızda ben yalnızca bu günümü yaşayacağım diye hatırlatın kendinize. Zaten sürekli ileriye gidiyoruz, neden hızlanalım ki? Yaşayalım her gün giderek sona yaklaştığınızı bilerek.
Yorumlar
Yorum Gönder