Kalp Kırılır. Hem de yeteri kadar.

Ses gelmemişti. Oysa gelmeyen sesine rağmen büyük bir yük vardı tam göğsümün sol tarafında. Canımı yakıyordu. Gördüklerim. Korkmak insanı dinç tutar derler. Buna sonuna kadar da hak veriyorum. Lakin korku, kalp denilen bu organı en fazla zedeleyen duygulardan biri değil midir? Benim de zedelendi. Korktum. O kadar korktum ki, kendi ellerimle gerçekleşmesine müsaade ettim. Hayat da onu gerçekleştirdi. İllet hayat, hemen olmasını istediğimiz şeyleri, zamana bırakır. Zamana bırakılmasını istediğimiz şeyleri ise hemencecik yapar. Zaten yorgunum. Beynim, hislerim, kalbim yorgun. Üstelik şimdi ise kırık. Canı çok yanıyor. Canım yanıyor. Aşarım biliyorum, her zaman yaptım bunu. Ama şu an nasıl desem, bir şeyler o kadar zorladı ki. Sanki bir daha asla toparlanamayacakmışım gibi. Sanki hep böyle olması gerekecek ve böylece son bulacakmış gibi. Kırık kalbim ile nasıl ilerleyeceğim. Nasıl yol alacağım, düşünce daha da kırılacak, ki düşerim de. Sonuçta hepimiz bu yola sağlam bir kalp ile başlamadık mı? Peki benimki neden her geçen gün sizinkinden daha da fazla kırılıyor. Neden, kırık bir kalp ile beraber zor bir hayat yaşıyorum. Aşacağım. Aşmalısın. Aşılacak...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hem öyle acıyorum ki kendime hem öyle seviyorum ki

Öyle

Dönemsel