Kayıtlar

22’

Resim
Sevgili 22 yaşını geride bırakıp bugün 23. yaşına girmiş olan ben. Biraz seninle sohbet etmeye ve aynı zamanda 22. yaşının kritiğini yapmaya geldim. Hayatının şu an garip bir evresindesin ki çoğunlukla hep garip bir evredesin. İyisin evet ama birkaç şeyde eksik gibi. Arada huzursuz ettiriyor seni. Zaman zaman üstesinden geliyor olsan da bu yıl ya tahammül seviyen yerlerde olduğundan ya da artık gücün çok kalmadığından bu konuda pek başarılı olamadın lakin şu an bunları konuşmak istemiyorum, çünkü konuşulacak daha güzel şeyler var. Okul (lisans) hayatın bitti. 3.5 ortalama ile dört yılını geride bıraktın. Ama hâlâ bir parçan OMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünde :). Babanla, kız kardeşinle aran gayet iyi yani her şey yolunda ama 2024 Ocak ayında 2024 Kasım’a kadar çooook şey değişti. Sen değiştin, geliştin. Gelişirken değiştin. Ne de olsa her gelişme bir değişmedir. Artık bir çizgiye oturttunuz aranızdaki aile bağlılığını, şevkati ve sevgiyi. Bu yıl diğer yıllara göre (2022,2023) fazla

özleştik

Resim
Öyle ya da böyle günlerimizi geçiriyoruz. Bazı günler hızla akıp geçerken bazı günler ise sanki geçmesini istemenize inat bir şekilde sürünerek geçiyor. Hayata hala alışmış değilim. Sürekli tutunacak dallar, geçerken bana zarar vermeyecek yollar arıyorum. Belki hata yapıyorum bilemem ama etten kemikten bir insan olmayı sürdürmeye devam edeceğim vakitler boyunca çevremde sevdiklerimden sürekli bir beklenti içine gireceğim. Kolay bir ömür geçirmedim, geçirmiyorum. Bir insandan ya da daha doğrusu bazı insanlardan birkaç şey beklemenin de yanlış bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Seven biri bekler çünkü, ilgi bekler, sevgi, saygı bekler, düşünülmeyi, değer görmeyi ve bunu hissedebilmeyi ister. Oysa kendimle geçirdiğim 22 yıl içerisinde insanlardan verebilecekleri kadarını beklemem gerektiğini görmeme rağmen, nedeni bilinmez hep kendi verdiğim kadarını görmeyi bekledim. Kendi verdiğim değeri göremediğimde kızdım, öfkelendim. Ama herkes bu öfkemi görmediğim ilgiye alakaya sandı, oysa benim öf

Düşünür Oldum

Resim
Kırıldıkça toparlanmak hep bana kaldı. Onlar bir güzel kırdı, döktü, yıktı ama kendi kendimin kırgınlıklarını geçirmek yine bana kaldı. Artık kırmalarına izin vermiyorum beni. Toparlayan onlar olmadı, kıramazlarda. Yardımcı olsalardı mesela kırmamak için hayatımda kalabilir, yanımda yürüyebilirlerdi. Kimse kırmamak için yeterli özeni göstermedi bana, yanımda olmayı da hak etmediler. Şimdi yalnızım, hatta o kadar yalnızım ki beni tesadüfen kıracak biri bile yok yakınlarımda. Şu an ise başım iki elimin avucunda hangisi daha kötü bir his onu düşünür oldum.

İlerledikçe'

Resim
Yaşım ilerledikçe daha da farklı bir insan olmaya başladım. Önceden yaşadığım şeyi şu an yaşasam aynı tepkiyi veremem. Değişiyorum, bu bazı zamanlar hoşuma gitse de genel anlamda hiç hoşuma gitmiyor. Gerçekten kendi benliğimi kendi ellerimle yok eder olsum. Yorgunum, genel olarak hayattan her aldığım yaş benim ruhumdan 10 yaş götürür oldu. Eski neşem yok, çocuklaşamıyorum. Gün içinde kafam düşünmekten çok kez ağrıyor, katlanamıyorum. Yapmam dediğim şeyleri yapıyor, olmam dediğim insana dönüşüyormuş gibi hissediyorum. İlgi odağım bir şeye maksimum 30 dakika oldu. Oysa zamanında saatlerce okuduğum bir kitabın başından kalkmazdım. Kendimi seviyorum evet ama ben eski beni, daha masum ve çocuksu olan beni daha çok seviyorum. Gençken her şey daha da kolay geliyordu, büyümek için can atılıyor, yeni planlar daha parlak kuruluyordu. Şimdi ise ben ne büyümek istiyorum ne de gelecek için yeni planlarım son derece parlak. Ben büyümeği hiç sevmedim..

zor olsa bile

Resim
İllaki düşüyorum. Bunu gizleyecek değilim, insanım ve gayette farkındayım. Olması gereken de bu. Hayatta her zaman engebeli yolculukları düzlükler ile dolu olan yolculuklara tercih etmişimdir. Çünkü hayatın tadı, düşüp kalkarak, havalara uçarak, gülüp ağlayarak çıkıyor. Bazı doğrulukları hatalar öğretiyor.. Zarar gördüğün yerde kalmaman gerektiğini ya da yürümeyen bir şeyi yürütmeye çalışmayı bırakmayı bilmek gibi.. Ve o zaman bir denize bakmak gibi hissettiren insanlara sahip çıkmayı daha çok önemsiyoruz. Hayatta yürünen yolun kolay olduğunu söylemiyorum. Ama zor olsa bile üstesinden geldiğin çoğu şey için gurur duyunca, o tatminlik duygusunu hissetmek her şeye bedelmiş gibi geliyor. Kendin başarıyorsun, zorluklarına o kadar bağlısın ki, nerede durup soluklanman, nerede depar atman gerektiğini ise hep en çok sen biliyorsun. Geçmez sanıyorsun bazen, geçer canımın içi.. Geçer.. İki seçenek arasında kalırsan eğer ve bunu seni çok zorlarsa, tüm sorumluluğu alamadığını ve üstesinden tek g

hisler

Resim
Nisan ayına da girmiş bulunuyoruz. O kadar hızlı akıp geçiyor ki zaman anlamlandırmaya dahi çalışmıyorum artık. İyiyim. Yani en azından geçirdiği 1,5 yıl üzerine diyelim. Mart ayında bayağı bir toparladım. Umarım bu böyle gider. Hayat artık daha da yaşanabilir geliyor gözüme. İstediklerimi gerçekleştirmek için uğraşıp başarı elde edince aslında sevdiklerimin, "Güls sen ne kadar güçlüsün, farkında mısın?" cümlesinin ne kadar da doğru olduğunu fark ettim. Güçlüyüm, kendi kendime yetiyorum. Ama bir türlü aşamadığım şey ise duygusallığım. Aşırı ince düşünüyorum. Mesela geçen babaanneme sevgimi yeterince gösteremiyorum diye ağlayasım geldi. Ya da babama yetemiyormuşum gibi, çok yoruluyor ve ondan bir şeyler istemek biraz nankörlükmüş gibi geliyor.. Bilemiyorum. Bazen hatalar yapıyorum. Bazılarının geç olmadan farkına varıp telefi etme şansım olsa da bazılarını telafi edemiyorum, çünkü göremiyorum.. Üzgünüm, özür dilerim... Hayatımda sayılı insan var, aralarından birkaçının yaptığ

05.03.24

Resim
Mart ayına geldik. Neden bilinmez kendimi iyi hissediyorum. Artık bünyem kötü hislere o kadar alışmış ki, en ufak iyi hissime şaşıp kalıyorum. Şu an bu yazdıklarım yıllar önce bir kitapta okuduğum ve tam olarak hatırlayamadığım o cümleyi getirdi zihnime. "Aslında hepimiz mutsuzuz ve arada bir yüzümüzü güldüren şeylere mutluluk diyoruz." gibi bir şeydi. Yaşamak istiyorum. Geçmişimden uzaklaştım biraz biraz ama bazen oturup sorguluyorum. Mesela diyorum, bundan 2 sene önce oturup sabahlara kadar konuşabildiğim o insan artık yok, olsa bile konuşmak gelmiyor içimden. Alınmış o his, o şehvet benden. Bu çok kırıcı. Sonra düşünüyorum. Belki hayatımda şu an var olan kişilerden çoğu ile ileride görüşmeyeceğim. Acımasız ama bir o kadar da güzel olan hayat, bizlerin yollarını ayıracak. Bilinmez. Kendimde son günlerde bir şeyi fark ettim. Benim için insanlar artık o kadar da önemli değil. Yani hep ne kadar verilirse o kadar vermem gerektiğini savunmuş ve kendime hep bunu hatırlatmaya çalı